Mevcudiyetin Dönüştürücü Gücü
- Raquel Aşkaner Habib
- 23 Oca
- 3 dakikada okunur
Raquel Aşkaner Habib
Nefes ve Farkındalık Koçu
Zihnimiz bizi sürekli geçmişe ve geleceğe odaklama yatkınlığını vardır ve bunu evrimsel
olarak yaşamda kalmamız için gerçekleştirir. Sürekli analiz yapan, çıkarımlar ve
varsayımlarla milyon yıldır hayatta kalmamızı sağlayan beynimiz ve onun işletim sistemi
olan zihnimizdeki programlar maalesef ki bazen sinsi bir zehir gibi bizi içeriden yok
edebiliyor. Bu kadar güçlü ve yaratıcı bir özelliğimizin farkındalıksız kullanıldığında bir
lanete dönüşmesini ise kaçınılmaz ve üzücü bir gerçektir. Yaşamımızı yöneten
zihnimizin bu özelliğini farkındalıkla kullanmayı öğrendiğimizde ise hayatımızı
dönüştüren bu gücü bize hizmet edecek şekilde deneyimlemeye başlarız.

Bunun için nereden başlamalıyız?
Mevcudiyetimiz
Şimdiki anın iyileştirici ve dönüştürücü gücü yüzde yüzümüzle bu anda mevcut
olduğumuzda gerçekleşir. “Mevcut olmak” demek ise zihnimizin bize anlattığı hikayeleri
farkına varmak, onlarla özdeşleşmeye başladığımız anda kendimizi yakalamak ve o an
hemen düşüncelerimiz ve duygularımızla aramıza mesafe koymak demektir. Başka bir
deyişle mevcut olmak otomatik pilottan çıkmak demektir. Bunu deneyimleyebilmek için
elimizde çok güçlü birkaç aracımız olduğunu biliyor muydunuz?
Dikkatimiz
En güçlü aracımız dikkatimizdir. Dikkatimizi küçük bir köpeği terbiye eder gibi terbiye
etmeyi başardığımızda sağdan sola savrulan dikkatimizi bir yerde tutabilmeye başlarız.
Bu da zihnimiz üzerinde bir parça daha fazla kontrolü ele geçirmemize alan açar. Bu
durum ise bize farkındalıklı bir hayatın kapılarını aralar. Ve tabi ki ne kadar eğitirsek
eğitelim dikkatimiz sürekli dağılır. Pratiğimiz onu her seferinde yeniden bu ana geri
getirmek olmalıdır. Dikkatimizi bu anda tutabilmek ve mevcudiyetin sihirli gücünü
kullanabilmek için bir aracımız daha var, hem de tam burnumuzun ucunda.
Dikkatimizi bir yerde uzun süre tutabilmek için bir çapaya ihtiyaç duyarız. Bu çapanın etkisi gemileri akıntısı fazla olan okyanusta sabitleyebilmek gibidir.
Nefesimiz
Dikkatimizi bir yerde uzun süre tutabilmek için bir çapaya ihtiyaç duyarız. Bu çapanın
etkisi gemileri akıntısı fazla olan okyanusta sabitleyebilmek gibidir. Zihnimiz çoğu zaman
güçlü akıntıların olduğu, kimi zaman fırtınaların kopması ve dalgaların yükselmesi ile
kontrolsüzce savrulduğumuz, kendimizi çapalayamadığımızda güvensiz ve dengesiz
hissettiğimiz öngörülemez bir okyanus gibidir. Öngöremediğimiz her şeyden ürkeriz. Zira
okyanusun yapısını izlemeye başladığımızda ve bunu kendimizi bir yere çapalayarak
yapmayı öğrendiğimizde kendi içimizde kendiliğinden ortaya çıkan bir güven ve huzuru
hissetmeye başlarız. Sürekli dağılan dikkatimizi burnumuzun ucunda her daim bulunan
nefesimize çapalamayı öğrendiğimizde zihnimizi izlemeyi ve şimdi ki anın içinde
mevcudiyetimizi sürekli olarak deneyimlemeyi öğreniriz. Sürekli kaotik zihin yapımızın
sakinlediğini, sinir sistemimizin daha kolay regüle olmaya başladığını gözlemlemeye
başladıkça da içimizden yükselen huzurun tadını almaya başlarız.
Şimdiki anda zihnimizi izlemek her zaman çok keyifli bir deneyim olmayabilir.
Mevcudiyetimiz bizi bazen hoşlanmadığımız şeylerle karşılaştırabilir. İşte o anlarda bir
başka sihirli aracımızı kullanabiliriz.
Bedenimiz
Dikkatimizi bedenimize vermekle kendimize yeni bir çapa edinmiş oluruz. Çünkü kimi
zaman şimdiki anın içinde yüzde yüzümüzle var olduğumuzda zihnimizde hoşumuza
gitmeyen şeylerle karşılaşabiliriz. Nahoş düşünceler nahoş hislere yol açabilir. O an
dikkatimizi bedenimizdeki farklı bir bölgeye yönelterek zihnimizin bize sunduğu o nahoş
hikâye ile aramıza bir mesafe koyabiliriz. Bu bize ne kazandırır?
Fırtınanın girdabından çıkmamızı ve yeniden merkeze gelmemizi sağlar. Bir süre
dikkatimizi bedenimizdeki farklı duyumsamalarda gezdirdikten sonra yine nahoş olana
dikkatimizi yönlendiririz. Kısacık da olsa dikkatimizin yönünü değiştirmemiz uyarılan sinir
sistemimizin kendini regüle etmesi için ona alan açmış olur. Ve yeniden dikkatimizi
nahoş olan yere çevirebilecek içsel bir kaynak geliştirmiş oluruz. Travma konusunda çok
değerli bir uzman olan Peter Levin’inin de Somatik deneyimleme ve travma temelli
eğitimlerinde aktardığı bu yaklaşıma pendülasyon denir. Bir tetiklenme olduğunda orada
bir süre durmak, sonra sinir sistemini dinlendirmek ve yeniden gücünü toparlaması için
yeni bir yere dikkati yöneltmek üzerinde kurulmuş bir regülasyon sistemidir.
Buradaki amacımız bedendeki duyumsamalarımızdan bizi rahatsız edenlerden kaçmak
değil. Nahoş olanın içinde daha rahat durabilmek için kendimize dayanıklılık geliştirecek
zaman ve alan vermektir. Dikkatimizi nefesimizde ve bedenimizde çapalamayı
öğrendikçe zihnimizde veya gün içinde ortaya çıkan tüm zorlayıcı deneyimler karşısında
daha dengede, daha rahat bir şekilde mevcut kalabildiğimizi gözlemlemeye başlarız.
Bizi dengeden çıkartacak ve mevcudiyetimizi etkileyecek olaylar yaşasak bile yeniden
dengeye gelmemiz çok kısa bir farkındalık pratiği ile mümkün olmaya başlar. Böylece
kendimize her zor durumda kullanabileceğimiz içsel kaynaklar geliştirmeyi öğretmiş
oluruz.
Yıllarca “resillence” “esnek dayanıklılık” olarak eğitimlerde öğretilmeye çalışılan
becerinin özü yukarıda size anlattığım yaklaşımın kendisidir:
Mevcudiyet kasımızı geliştirmek.
Çocuklarımızı hayata hazırlamak için gönderdiğimiz okullarda beden eğitimi gibi fiziksel
becerilerimizi, kaslarımızı ve kondisyonumuzu geliştirecek derslerin yanında zihinsel
dayanıklılığımızı da geliştirecek dersleri çocuklarımıza sunsak eminim ki çok farklı bir
gelecek bizleri bekliyor olurdu. Çocukları hayatın zorlayıcı gerçekleri ile yüzleşmelerini
sağlayacak ve kendi içsel güçlerini kullanmayı öğretecek güçlü eğitim, MEVCUDİYET
pratikleri olurdu. Tabi ki sadece çocuklarla değil aynı zamanda onları yetiştiren
yetişkinlerle de bu çalışmaları yapmamız gerektiğini de hatırlamalıyız. Kendi söküğünü
dikemeyen bir başkasına nasıl sökük dikeceğini öğretemez. Hepimizin sahip olduğu
burnumuzun ucundaki kaynaklarımızı kullanarak; dikkatimiz, nefesimiz, bedenimiz, yüzde yüzümüzle mevcut olduğumuz yakın bir gelecekte görüşmek üzere.
Sevgi ile kalın
ความคิดเห็น